biriktirmişizdir, ait olduğumuzu hissettigimiz yerleri, kişileri ve
kokuları saklamışızdır.
Artık aileye ait olmadığını düşündüklerimizi yırtıp atmışızdır ya da attığımızı sanmışızdır… Kalbimizin derinliklerine gömdüklerimiz vardır, erken yaşta hayata veda eden sevdiklerimiz gibi… Hala yola birlikte devam ettiklerimiz “yanına, yanında’ kaldıklarımız
vardır…Tüm bir hikaye boyunca iyikilerimiz vardır, hep seninle
oldugunu bildiklerimiz… Yaralarında vardır, berelerinde…
Kendi hikayeni yazmaya karar verirsin, kendi aileni
kurmaya… Önce dersin ki “Ben onlar gibi olmayacağım”
beyaza boyarsın tüm tabloyu… Kendi renklerini, desenlerini
oluşturursun… Kendin olmak iyi gelir. Üzerini sıvadığın
hikayenin de senin hikayen olduğunu hatırlayana kadar..
Sonra kendi ellerinle oluşturduğun resme bir kez daha
bakarsın..Aslında tüm renkleri, tüm desenleri sivadigin
hikayenin Uzerine insaa ettigini gorursUn..Bir önceki resimde çerçeveden çıkarmak isteyipte çıkaramadığın kişinin üzerine inşaa etmişsindir en büyük taşları… Yok saymak, gömmek istedikçe buylmisttir yeni hayatinda..Ozlem duyduklarini
yesillendirmissindir.. sevdiklerini gigeklendirmissindir..
Kendine ait olan bu tablonun artik altint da UstunU de
sevmeye baslamissindir. Yara bantlarini tek tek, nazikce,
acele etmeden, sevgiyle ve sefkatle kaldirmaya
baslamissindir.. Son yara bandini da ¢ektiginde sana ait olan
bu tabloya bakmak huzur vermeye baslamistir. Onu duvara
asma vakti gelmistir. Kendin Artık bu çerçevenin hem içinde hem de önündesindir…
Aile olmak iyileştirir…